ABD tarafından “yabancı terör örgütü” ilan edilen İran Devrim Muhafızları Ordusu, salt askeri bir güç olmasının ötesinde ekonomik ve siyasi güce sahip bir kurum olarak dikkati çekiyor.
Devrim Muhafızları, sahip olduğu iktisadi şirket ve kurumlarla İran dış politikasını, gelir kaynaklarını ve stratejik harcamaları kontrol ediyor. İran ekonomisine baskı politikası izleyen ABD, bu şirketlerin başta Avrupa olmak üzere dünya genelindeki faaliyetlerine engel olabilmek için Muhafızları terör listesine aldı.
Bir halk milis gücü olarak İran Devrimi’nin ardından rejimin güvenliğini sağlamak amacıyla İran ordusundan ayrı teşkil edilen bu yapı, Devrim Lideri Ayetullah Ruhullah Humeyni’nin talimatıyla 5 Mayıs 1979’da kuruldu.
İran ordusunun yanında ikinci bir ordu olan Devrim Muhafızlarının komutanlığını Tümgeneral Muhammed Ali Caferi üstleniyor. Kara, hava, deniz kuvvetlerinin yanı sıra sayıları milyonu aşan Besiç adı verilen gönüllü milis teşkilatı hariç Devrim Muhafızlarının çatısı altında yaklaşık 150 bin asker görev yapıyor.
Ülke dışında askeri-istihbari operasyonlar yürüten Tümgeneral Kasım Süleymani’nin komutanlığını üstlendiği Kudüs Gücünü de bünyesinde barındıran Devrim Muhafızları Ordusu, İran’ın balistik füze gibi stratejik programlarını da yürütüyor.
Kara Kuvvetleri
Muhtemel savaş halinde bağımsız hareket ederek İran Ordusu Kara Kuvvetlerine destek vermek üzere kurulan Devrim Muhafızları Kara Kuvvetleri Komutanlığı, 70 binden fazla aktif askeri personeliyle İran’ın kara sınırlarının kontrolünü sağlıyor.
Hava-Uzay Kuvvetleri
Devrim Muhafızları Ordusu Hava-Uzay Kuvvetleri, İran’ın askeri doktrininin temelini oluşturan balistik füze programını yürütüyor. İran’ın elinde menzili 2 bin kilometreyi aşan balistik füzeler bulunuyor.
Devrim Muhafızları, Rusya ve Kuzey Kore’den aldığı destekle 300 ila 3 bin kilometre menzilli Şahab, Siccil, Kadr, Kıyam, Aşura, Sumar ve Hurremşehr gibi balistik füzeler geliştirdi.
Deniz Kuvvetleri
Diğer kuvvetler gibi İran Ordusundan ayrı bir güç olan Devrim Muhafızları Ordusu Deniz Kuvvetleri, ABD donanmasının faaliyet gösterdiği Basra Körfezi ve petrol sevkiyatı için stratejik konumdaki Hürmüz Boğazı’nın güvenliğini sağlıyor.
Karşılıklı olarak birbirlerini terör örgütü ilan eden iki gücün Basra Körfezi’ndeki angajmanı nasıl sürdüreceği merak konusu.
Kudüs Gücü
Devrim Muhafızları Ordusunun ülke dışındaki askeri-istihbari operasyonlarını yürüten Kudüs Gücü, bölgenin de en güçlü istihbarat örgütlerinden biri olarak biliniyor.
Kudüs Gücü, arada hiçbir kişi ya da birim olmadan, doğrudan İran lideri Ali Hamaney’e bağlı bulunuyor. Bu sayede dış politikada İran Dışişleri Bakanlığından bağımsız hareket imkanını elinde tutuyor.
Rejimin kontrol aracı: Besiç
İran’da Kasım 1980’de Irak Savaşı sırasında Humeyni’nin seferberlik ilanıyla Devrim Muhafızları bünyesinde kurulan Besiç, savaş durumunda 3 milyon kişiyi aşan bir güce ulaşabiliyor.
Meşruiyeti, anayasanın 151’inci maddesine dayanan Besiç, hemen hemen her yaştan üyeye sahip.
İlk yıllarda vatanı savunma amacıyla kurulan Besiç, yıllar geçtikçe muhafazakarların toplum üzerinde kurduğu otoritenin kontrol aracı haline geldi. Besiç üyelerinin görevleri arasında rejime karşı isyanların bastırılması olmak üzere iç güvenliğin sağlanması ve kanunların uygulanması da yer alıyor.
Doğrudan ülkenin liderine bağlı olmanın verdiği ayrıcalıkla askeri varlığının yanı sıra siyasi olarak da ülkede etkinliğini koruyan Devrim Muhafızları ve komutanları, yaptıkları açıklamalarla siyasete yön verebiliyor, hatta cumhurbaşkanını dahi hedef alabiliyor.
Devrim Muhafızlarının ekonomik gücü
Savunma bütçesinden en büyük payı alan Devrim Muhafızları Ordusu, bütçeden ayrılan pay dışında ülke genelinde sahip olduğu ulaşım, enerji, altyapı ve telekomünikasyon sektörlerindeki şirketlerinden de önemli gelir elde ediyor.
Bu şirketlerin başında Hatemul Enbiya Yapı Karargahı geliyor. Bu kurumu ABD ile bazı Avrupa ülkelerinin yaptırım listesine aldığı hava yolu şirketi Mahan Air ve ABD yaptırımlarını aşabilmek için önemli role sahip olan ve Kudüs Gücü’ne bankacılık hizmetleri veren Ensar Bankası izliyor.
Enerji şirketi Oryantal Oil Kiş, inşaat alanında faaliyet gösteren Kaim Yapı Karargahı gibi şirketler de Devrim Muhafızları Ordusunun büyük şirketleri olarak öne çıkıyor.
İran ekonomisinde bir dev: Hatemul Enbiya Yapı Karargahı
Bu şirketlerden en büyüğü, 1980-1988 arasındaki İran-Irak Savaşı’nda tahrip olan yerleşim birimlerinin altyapısını onarmada rol üstlenen önemli ihale ve projeleri yürütmek için tesis edilen Hatemul Enbiya Yapı Karargahı.
Humeyni’nin ölümünden birkaç ay sonra 14 Aralık 1989’da ülkenin önde gelen siyasetçilerinden Haşimi Rafsancani’nin talebi üzerine Ali Hamaney’in talimatıyla kurulan şirket, Devrim Muhafızlarına önemli yatırım ve imar işlerinde proje sunma ve ihalelere girme yolunu açtı.
Kurum, bu çalışmalarını İran Anayasası’nın 148’inci maddesindeki, “Silahlı güçler, barış zamanında imar ve yatırım işlerinde kullanılabilir.” maddesine dayandırıyor.
Yaklaşık 5 bin yüklenici firmayla iş birliği yapan kurumda, 150 binden fazla kişinin istihdam edildiği belirtiliyor.
Total, Shell ve Hyundai gibi şirketler 2000’li yıllarda Basra Körfezi’ndeki Güney Fars Petrol sahasından ayrıldıktan sonra bu yerler, Hatemul Enbiya Yapı Karargahına devredilmişti.
Devrim Muhafızları, ülke genelinde sahip olduğu şirketler ve ekonomideki rolü nedeniyle bazı kesimler tarafından ülkede “ekonomik tekel” oluşturduğu gerekçesiyle eleştiriliyor. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani birçok kez başta Devrim Muhafızları Ordusuna olmak üzere Silahlı Kuvvetlere ekonomik faaliyetlerini sonlandırma çağrısında bulunmuştu.
İran Devrim Muhafızları, bütçeden aldığı pay ve şirket gelirlerinin yanı sıra uygun gördüğü gibi harcayacağı bağımsız özel fonları ve yardımlaşma vakıflarını da bünyesinde bulunduruyor. Bunların arasında ABD’nin geçen yıl ekim ayında yaptırım listesine aldığı Besiç Yardımlaşma Vakfı da yer alıyor.
İran siyasetinin kontrol kolları
Devrimi ve devrimin kazanımlarını korumakla yükümlü olan Devrim Muhafızları Ordusu, kuruluşundan bu yana İran’ın iç ve dış politikasının temel unsurlarından oldu.
İran Dışişleri Bakanlığından ziyade özellikle Orta Doğu politikası olmak üzere ülkenin dış politikasını Devrim Muhafızları Ordusunun yönlendirdiği biliniyor.
Devrim Muhafızlarının ülkenin dış politikasındaki rolü zaman zaman eleştiri konusu oluyor. Doğrudan lidere bağlı ve özerk bir yapıya sahip olması Muhafızları kurumlar üstü bir güç haline getiriyor.
Bu yapısıyla adeta İran ordusunun üstünde bir ordu olan Devrim Muhafızlarının bünyesindeki Kudüs Gücü ülkenin dış politikasında önemli rol sahibi olarak dikkati çekiyor.
İran’ın Irak, Afganistan ve Suriye politikasının, Kudüs Gücü Komutanlığına 1998 yılında getirilen Tümgeneral Kasım Süleymani tarafından yönlendirildiği belirtiliyor.
İran’ı şubat sonlarında ziyaret eden Suriye rejimi lideri Beşşar Esed’in ziyaretinden Dışişleri Bakanlığının haberinin olmaması buna en önemli örneği teşkil ediyor.
Esed’in ziyaretinin bakanlığa hiçbir bilgi verilmeden Devrim Muhafızları Ordusu tarafından organize edilmesine tepki gösteren İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, 25 Şubat’ta istifa kararı almış ancak Cumhurbaşkanı Ruhani’nin istifayı kabul etmemesi üzerine görevine dönmüştü.
Devrim Muhafızları Ordusu, Suriye ve Irak’ta doğrudan askeri varlık bulundururken Lübnan’da ise Hizbullah üzerinden bölgeye nüfuz ediyor.
https://www.aa.com.tr/tr/dunya/iranda-guvenlik-siyaset-ve-ekonominin-merkezindeki-guc-devrim-muhafizlari-ordusu-/1447800